Özel hayatımızı paylaşmak zorunda mıyız?

Beni çok az tanıyıp da bana özel sorular sorma cürretine sahip insanlara bu soru'm. Sadece bana soran değil aslında, herkese soranlara. Nedir bu rahatlık efen'im? Nedir bu merak bide?
İşine yarayacak bir bilgi de değil yani öğrenmeye çalıştığın. Yok sevgilin var mı, yok mu; varsa kimin nesi, yoksa neden yok falan, bi'sürü sorular... Niye soruyon, oğluna mı alacan nedir yani? 

Sadece bu tarz da değil, mesela geçen bir arkadaşla konuşuyoruz. İşte laf bir şekilde oraya geldi, "kardeşim yanımda kalıyor bu günlerde ama o da sıkıldı gitmek istiyor artık" dedim. 
"Neden? Sosyal bir çocuk değil mi?" 
Ya arkadaşım sana ne? Hem istediği kadar sosyal olsun, bilmediği bir şehirde 3 günde arkadaş grubu yapacak hali yok ya.. Böyle demedim tabi, ama bunu kibar bir şekilde söyledim. 

Mesele şu ki, gereksiz meraklar iyi değildir yeğen. Git dünyada neler oluyor onu merak et, git ne bileyim kültürü sanatı merak et. İşin gücün komşunun özel hayatını merak etmek olmuş be arkadaşım. 
Komşu diyorum mecazen; çünkü insan dostunun yani çok yakınlarının özelini merak edebilir, keza öyle bir konuda yardım gerekiyorsa yardım edebilir. Ama komşu yani sadece arkadaşsan, fazla bir samimiyet yoksa, böyle hoppadanak o kişinin hayatına dalmak da olmayacak! 
Bu demin bahsettiğim kız da bayağı yetenekli bu konuda heralde ki, çok bir muhabbetimiz olmamasına rağmen özel hayatıma dair pek çok bilgiyi almayı başarmıştı. Gerçi kendi de anlatıyor biraz ama anlatmasın ki zaten ben merak etmiyorum onunkini henüz. Belki ilerde arkadaşlığımız ilerler, öğrenirim ama şu anda gerenk yok. Bak arkadaşım; şimdi anı paylaşalım, belki ilerde özelimizi de paylaşırız...

Bunun neden olduğuna dair bazı teorilerim var. Bu herkesle özel hayatı paylaşma olayının Facebook, Twitter, FriendFeed gibi paylaşım sitelerinin kullanımının yaygınlaşmasıyla arttığını düşünüyorum. Çünkü insanlar bu sitelerde ne yediklerini, ne içtiklerini, ne giydiklerini, şu anda ne yaptıklarını, ilişki durumlarını, kısaca otlarını boklarını yazıyorlar. Yani özellerini cümle alemle, hatta aslında world wide web'le paylaşıyorlar. Böylece internet bağlantısı olan birisi, gidip hiç tanımadığı birinin otunu bokunu öğrenebiliyor. 

Sonra bu duruma alışılıyor ve bu özel hayatın herkesle paylaşımı meşrulaşıyor, normalleşiyor. Bu da herkesin birbirinin her bir şeyinden haberdar olması demek. Oysaki bu, güvensiz ortamlarda başvurulan bir davranıştır aslında. Çünkü güvensiz ortamlarda insanlar birbirlerini kontrol etmek ve güvenliklerinden emin olmak isterler.
Sonuçta hepimiz birbirimizi gözetlemiş ve kendimizi güvende hissetmiş oluyoruz. Ve bu yüzden bilmediğimiz özelleri de öğrenmek için sorma cürretini kendimizde buluyoruz. 
Kim bilir belki de yukarıda bahsettiğim gözetleme-güvensizlik ortamı oluşsun diye bu sitelerin kullanımı bazı güçler tarafından özendiriliyordur. (Bknz: Toplum Mühendisliği) Özellikle de Twitter'dan çok kıllanıyorum. Onun sebebine bir başka yazımda değineceğim.
Bak beyim, sana iki çift lafım var…!

Koskoca adamsın, paran var, pulun var, binlerce kişi çalışıyor emrinde… Yakışırmı sana ekmekle oynamak..? Yakışırmı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu kar’da kışta sokağa atmak, aç bırakmak..? Ama nasıl yakışmasın ki… Sen değilmisin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören..., anlıyormusun beyim bu çocuklar bir birlerini seviyor.. Ama ben boşuna konuşuyorum, sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.. Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrika sahibi Saim Bey… Sen mi büyüksün… Hayır Ben büyüğüm, Ben Yaşar Usta, Sen benim yanımda bir hiçsin anlıyormusun, bir hiç, gözümde pul kadar bile değerin yok ama şunu iyi bil !..

Ne oğluma nede gelinime birşey yapamıyacaksın, Yıkamıyacaksın, Dağıtamıyacaksın, mağlup edemiyeceksin bizi çünkü bizler bir birimize para pul ile değil sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz, Biz bir aileyiz, biz bir güzel aileyiz ve bunu yıkmaya senin gücün yetermi sanıyorsun.

Dokunma artık aileme dokunma çocuklarıma, dokunma oğluma, dokunma gelinime.. Eğer onların kılına zarar gelirse, Ben, Ömründe bir karınca bile incitmemiş olan ben Yaşar usta! Hiç düşünmeden çeker vururum seni… Anlıyormusun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile...

*Bizim Aile (1975)

 

Çok güzel bu ya...

Vardır öyle kendi bile bilmediği yabancı terimlerle bezeli konuşmalar yapıp, anlaşılmayan; ama sanki çok bişey söylemiş hissini yaratan insanlar...