Mozart'ı severim ve bence tanısanız siz de seversiniz. :)



Mozart için ne denebilir ki...
O, klasik müziğin cevheri.
O, klasik müziğin zeki ve arsız çocuğu.

Eserlerindeki hoşluk ve farklılık kendini hissettirir çoğu zaman.
Çok ileri düzey bir klasik müzik dinleyicisi değilim ama şunu diyebilirim ki ortalama bir klasik müzik bilginiz varsa, bir mozart eseri dinlediğinizde onun Mozart eseri olduğunu anlarsınız. Nasıl mı?
Onun eserlerinde bir tatlılık, bir farklılık, bir vuruculuk ve etkileyicilik vardır. Onun eserleri tekdüze değildir.
Mesela bu yazıyı yazarken Mozart’ın bir piano konçertosunu dinledim. Normalde piano konçertoları pek ilgimi çekmez ama bu adeta berrak bir su gibiydi; dinletti kendini.




En sevdiğim Mozart eserlerinden bahsedeyim biraz da..

Mesela oboa quartet in F major. Bu parçayı dinlemeye başladın mı bırakmak imkansız. Seni alır götürür sonbahar yapraklarının düştüğü güzel manzaralı bi yerlere.. ya da nereye istersen oraya. Biraz hüzün, biraz huzur buluyorum ben bu parçada. Her ne kadar ikisi zıt duygular olsa da..

Clarinet concerto’su ise sanki geniş bir huzurun şarkısı gibi. Yani anlık küçük bir mutluluk değil de hani sallanan sandalyede oturup manzarayı seyrederek huzurun tadını çıkarırsın ya işte o hissi uyandırıyor insanda. Bide nedense bana alman köylerini çağrıştırıyor bu parça. Yemyeşil uzanan tepeleriyle bir alman köyünde güneş yeni doğmuş, köylülerin mutlu bir şekilde günlük işlerini yapmaları gözümde canlanıyor...(Belki de Mozart’ın alman olmasının bununla bir ilgisi vardır:)

Mozart’ın müziğinin anlattığı bir duygu vardır, akıcıdır. Bir doğa şiirine benzer sanki. Ancak bazı parçaları da vardır ki, damar denecek kadar vurucudur. Mesela Requem.
Bu parçada Mozart’ın en acımasız vicdan mahkemeleri birini yargılamaktadır sanki. Bu mahkemelerde Amedeus kendini mi yoksa suçladığı bir yakınını mı yargılar bilinmez ama davanın sonucu idam gibidir. Sonuç kötü olsa da yargılanan kişi bunu haketmiştir Amedeus’a göre. En azından parçayı dinlerken ben böyle hissediyorum. Hatta öyle ki bazen bu parçayı duygusu ağır olduğu için dinlemiyorum.

Der hölle rache kocht in meinem herzen’ı Sertab Erener "gece kraliçesi" olarak söylemişti. En sevdiğim ve kendimce söylemeye çalıştığım parçalardan biridir. Muhteşem bir müzik dengesi var bu parçada. Yani bu parça o kadar oturmuş ki hiçbir şekilde daha güzel hale gelemez. Ayrıca parçadaki melodinin sık sık değişmesi de benim kişisel zevkime çok uygun olduğu için çok seviyorum bu parçayı.

Meşhur 40. senfonisi (molto allegro bölümü) malesef telefon melodisi olduğu için pek dinleyesim gelmiyor oysaki çok güzel bir parçadır.

40. senfoni’nin menuetto allegretto bölümü ise tam bir salon dansı müziği olup, oldukça hoştur, yanlız biraz daha hızlı bir parça olmasını tercih ederdim.

27 Ocak 1756  doğumlu Mozart da benim gibi kova burcuymuş. :]
 "Amedeus" filminde Mozart’a dair pek çok şey anlatılır. Akıcı ve izlenilesi bir filmdir tavsiye ederim. Şurdan fragmanını izleyebilirsiniz.
Mozart’ı dinlerken bu müzik dahisinin çoğu eserini, içindeki çocukla birlikte bestelediğini düşünürsünüz.
Müziğiyle şaşırtır ve mutlu eder sizi Amedeus.
Bu arada mozart bestelerinin zekayı geliştirdiğine dair söylentiler var, bazıları ise sadece "müzik dinlemenin" zekayı artırdığını iddaa ediyorlar.

Overture II sergio da şaşırtıcı ve vurucu melodilerle bezenmiştir. Hiç beklemediğiniz anda sesler yükselir ve beklemediğiniz anda kısılır. Adeta müzik şımarık bir çocuk olmuştur.

Çoğu zaman Mozart’ın okunuşu karıştırılır. Yanılmıyorsam Fazıl Say şöyle söylemişti:
“Doğru okunuşu modzart dır ancak “mozart” diye okunması da oldukça yaygın olduğu için kabul edilebilir.”

Bu kadar Mozart'tan bahsedip de Mozart'ın Türk Marşı'ndan bahsetmemek olmaz tabi. Bu konuyla ilgili bilgiyi doğrudan alıntı yapacağım:

"Türk Marşı (özgün adı: Rondo alla Turca) (K. 331), Wolfgang Amadeus Mozart'ın bir bestesidir.
Türklerin Avrupa'da hayranlık uyandırdığı o yıllarda, Mehter Marşı'ndaki ritimden esinlenen Mozart, 11 numaralı la majör piyano sonatı'nın (K. 311) 3'üncü bölümünde "Ronda alla Turca" (Türk Marşı)'nı besteler. Bu beste halen, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm özel davetlerinin yanı sıra, ülke tanıtımında kullanılmaktadır.
Mozart'ın büyük rakibi Ludwig Van Beethoven 'ında Türk Marşı olarak eseri vardır. Turkish March Beethoven (part of Op. 113 No. 4): Die Ruinen von Athen (The Ruins of Athens)"

Bu yazıda geçen parçalar, sırasıyla:




İşte müziğin asi çocuğu Mozart...
O literatürün “saray için müzik” kısmında yer alsa da, aslında krala nanik yapma cesaretini gösterebilecek bir asidir. Asi, çocuksu ve bazen de olgun ruhunu notalarına yansıtmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder